Bahçeşehir Üniversitesi her yıl “Siyaset Okulu” programı
düzenliyor. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen programda farklı görüşlerden onlarca
konuşmacı ağırlanıyor on beş hafta boyunca. Geçtiğimiz haftanın konuklarından
biri Liberal Demokrasi Partisi Genel Başkanı Cem Toker’di.
Toker konuşmasında liberal demokrasiyi tanımladı ve
özelliklerini anlattı uzun uzun. Hak ve özgürlüklere, “sınırlı devlet” ve
“serbest piyasa” ilkelerine vurgu yaparak kendilerini için en önemli
noktalardan birinin “bireysellik” olduğunu vurguladı. Her fikre saygı
duymadıklarını ancak her fikri hoşgörü ile karşıladıklarını söyledi. Örneğin
“Hitler’in fikirlerine saygı duymuyorum.” dedi.
Konuşmaları bu şekilde özetleyince açıklamalarda göze batan
uç bir nokta yok. Ancak Cem Bey sonrasında kapitalizmi açıklarken sadece
“para,refah” gibi sözcükler kullanıyor. Kapitalizmi ve parayı sevdiğini ancak
“vahşi kapitalizm”i sevmediğini belirtiyor.
Bu noktada itiraz etmek durumundayım. Çünkü her şeyden
kapital “sermaye” anlamına gelir. Kapitalizm emek, sermaye ve hatta sömürü
kavramları kullanılmadan açıklanamaz. Üstelik sistemin özünde emeğin sömürüsü
olduğundan sistem zaten iyi niyetli değildir.
Liberalizmin değerleri ayrı bir yazının tartışma konusunu oluşturur.
Ancak şu unutulmamalıdır: Kapitalizm dışında ayrı bir varlığı varmış gibi
“vahşi kapitalizm” kavramı düşünmek , yoğurt dışında bir “beyaz yoğurt” tanımı
yapmaktan farksızdır.
Özetle Sayın Toker’in kapitalizme ilişkin fikirlerine hoşgörü
ile yaklaşmam mümkün ; ancak saygı duymam mümkün değil.