28 Ocak 2013 Pazartesi

VAHŞİ KAPİTALİZM




Bahçeşehir Üniversitesi her yıl “Siyaset Okulu” programı düzenliyor. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen programda farklı görüşlerden onlarca konuşmacı ağırlanıyor on beş hafta boyunca. Geçtiğimiz haftanın konuklarından biri Liberal Demokrasi Partisi Genel Başkanı Cem Toker’di.


Toker konuşmasında liberal demokrasiyi tanımladı ve özelliklerini anlattı uzun uzun. Hak ve özgürlüklere, “sınırlı devlet” ve “serbest piyasa” ilkelerine vurgu yaparak kendilerini için en önemli noktalardan birinin “bireysellik” olduğunu vurguladı. Her fikre saygı duymadıklarını ancak her fikri hoşgörü ile karşıladıklarını söyledi. Örneğin “Hitler’in fikirlerine saygı duymuyorum.” dedi.


Konuşmaları bu şekilde özetleyince açıklamalarda göze batan uç bir nokta yok. Ancak Cem Bey sonrasında kapitalizmi açıklarken sadece “para,refah” gibi sözcükler kullanıyor. Kapitalizmi ve parayı sevdiğini ancak “vahşi kapitalizm”i sevmediğini belirtiyor.


Bu noktada itiraz etmek durumundayım. Çünkü her şeyden kapital “sermaye” anlamına gelir. Kapitalizm emek, sermaye ve hatta sömürü kavramları kullanılmadan açıklanamaz. Üstelik sistemin özünde emeğin sömürüsü olduğundan sistem zaten iyi niyetli değildir.  Liberalizmin değerleri ayrı bir yazının tartışma konusunu oluşturur. Ancak şu unutulmamalıdır: Kapitalizm dışında ayrı bir varlığı varmış gibi “vahşi kapitalizm” kavramı düşünmek , yoğurt dışında bir “beyaz yoğurt” tanımı yapmaktan farksızdır. 


Özetle Sayın Toker’in kapitalizme ilişkin fikirlerine hoşgörü ile yaklaşmam mümkün ; ancak saygı duymam mümkün değil.

24 Ocak 2013 Perşembe

BİRGÜL HANIM'A



 

CHP Milletvekili Sayın Birgül Ayman Güler şöyle söylemiş :           

"Kürt milliyetçiliğini bana "ilericilik" ve "bağımsızcılık" diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz."



 

Burada birkaç nokta çok önemli.. Öncelikle bu ülkede her etnik köken eşit değerdedir ve eştir. Kendisine temsil hakkı verilen birinin bunu çok da içselleştirmiş olması gerekir. Eşitlik fikrini kabul edememek ilericiğili başından tıkar zaten.. Eşitlik ve adaleti yerleştiremediğinizde ileri medeniyetler seviyesine koşma gayretiniz boş olacaktır. Bu nokta çok önemlidir.

İkinci olarak ülkemizde "parti zihniyeti" diye bir kavram bulunmaktadır. Bir Bakan konuştuğunda ve onaylamayacağımız şeyler söylediğinde "İşte AKP zihniyeti." deriz. Dolayısıyla elbette fikir özgürlüğü her şeyden fazla saygıyı hak eder. Ancak Birgül Hanım'ın zihniyetinin partiye zarar vereceği açıkça ortadadır.

 

Birgül Hanım devam ediyor ve diyor ki: "

Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Türkiye'de siz sorunu Türk sorunu yaptınız... Bundan sonra biz savunmadayız, bundan sonra meşru müdafaa hakkı için saldırıdayız."



Bu bardağın ağzını yere tutup içine su dolmasını beklemektir.. Ülkenin toplumsal yapısını tersten görmeye çalışmaktır..




Etnik temeller üzerine siyaset yapmak CHP'ye çok şey kaybettirir. Çok daha önemlisi bu siyasi tarz ülkeme çok şey kaybettirir.. Temsil görevini yerine getirenlerin kürsüye çıktıklarında düşüncelerini meclis dışındaki vatandaşa göre çok daha dikkatli ifade etmeleri gerekir.. Zira kendilerinde hayal kırıklıkları değil gerçek anlamda ilerici fikirler beklenmektedir.